Kendine itiraf et

     

        Kendine itiraf Et

İnsanın kendine bile itiraf edemediği düşünceleri oluyor. İnsanlar bazı duygularından korkuyorlar.Örneğin  alışkanlık duygusu çok  sevmekten değil  çok  alışıp kaybederim diye korkuyorlar çünkü  seven insan  karsısındaki onu sevmese de o sevmeye devam eder, sevmekten keyif alır..Ama alışan insan kendi bencilliğinden korkar yalnız kalmaktan korkar karşısındakini düşünmez ben ne yapacağım ? sorularına maruz bırakır kendini.

Kaybetme korkusu olan insanlar yalnız olmaktan korkan insanlardır. Mesela ben  yalnız olmaktan çok keyif alıyorum gidiyorum yalnız  başıma yemek yiyorum kafe de oturuyorum kendi başıma alışveriş yapıyorum etrafımdaki insanlar nasıl yapıyorsun bunu ben yalnız asla kafe de oturamam gibi yorumlar alıyorum.Dışarıdan ilginç  gibi durabiliyor ama bana göre içsel huzurluk, kendi benliğini dinlemek, düşünmek için güzel bir zaman dilimi...

Sonra insanlara bakıyorsun masalar dolu sohbetler havada uçuşuyor sigara dumanları farklı yönlere gidiyor..muhabbete dalıp içmeyi unutuyorlar hatta külleri dökülüyor etrafa..bunlar onların  farkında değilken ben bunları gözlemliyorum ya da diğer masadaki tartışma seslerini dinleyip içimden hakli olan bir bireye cevap veriyorum onlardan habersiz .. 

Sonra kendime bakıyorum karşımda bir insan olsa iyi olmaz mıydı? diyorum. Acaba o sohbetin içerisinde olup sigara içmeyi  unutup söndüren insan ya da karşısında ki insana haklılığını savunan kişi olsaydım  iyi olmaz mıydı?  Sonra bakıyorum ki o toplu sohbet edilen masalarda insan kalmıyor herkes birbirinin kuyusunu kazmış, dostluğun bir anlamı kalmamış yalandan yere muhabbet dostluğu yapıldığı anlaşılmış diğer yandan bakıyorum ki birey haklılığını boşuna savunmuş zaten bir güvensizlik varmış bitirmiş,bitmiş.. 

Sonra diyorum ki kendi kendime aynı masada sende oturdun ayni hakkı  sende savundun simdi kim yanında diyorum gerek yok ..alıyorum kahvemi düşüncelere dalıyorum kendi içime evet hem de en derin düşüncülere dalıyorum..yalnız olduğum için mutlu değilim ama böyle bir yalan dünyada böyle samimiyetsiz insanlarla olmaktansa insanları izlemeye devam ederim..

Yorumlar

  1. Ne kadar çok alıştığınla ilgili olarak; alışıp kaybetme hatası
    bir kere yapılır, alışkanlık dışında başka duygular da
    dahilse tabi bu duruma. Ardından kendine ördüğün o işe yarar kabuk
    sayesinde o masada yanlız oturuyorsun, o alışverişe tek çıkıyorsun.

    Bu insanları gözlemleme durumuna gelecek olursak Engin Günaydın'ın
    25. saati gibi ;

    “Siz hiç 25. saatte yaşadınız mı? Ben 25. saatte yaşamasını çok severim. 25. Saat
    neresi diye merak ediyorsanız, tarif edeyim. Kalabalığın içinden geçerken
    birden durun. Kalabalığı görebileceğiniz bir yere geçin. İşte 25. saattesiniz...”

    "Her şey gözlemlemekle başlar. Ancak gözlemleme yeteneğini geliştirdiğimizde gerçeği
    görmeye başlarız ve sis perdesi dağılmaya başlar. Gözlemlemek ne kadar zor olabilir
    diye düşünebilirsiniz. 'Ben herkesi, her detayı görüyorum' diyebilirsiniz... Ama
    burada bahsedilen gözlem için bir başka yerde durmanız gerekir. İki boyutlu dünyaya
    üç boyutlu bir insanın bakması gibidir, veya Mr.Anderson’ın Neo olması gibidir... "

    Bu senin için alternatiften fazlası haline geliyor, bir alışkanlık
    hiç bırakmak istemediğin sana herkesten çok daha iyi gelen o alışkanlık.
    Kiminin korktuğu ve senin alışmaktan korkmadığın o mükemmel yanlızlığa alışmışsın.
    Gözüne perde indirecek kimse yok ve herkesi bu yüzden bu kadar net gözlemleyebiliyorsun.
    Kendinle iyi olmayı öğrenmiş ve kendine iyi gelmeye başlamışsın.
    Pek samimi olmamakla beraber, umarım bu alışkanlığın bağımlılığa dönüşmez.

    Kahvede bildiğin iyi yerler vardır ama sıcak çikolatada Mavi Durak' da 'Nob' u bir dene.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder